29 Nis 2016

Dergileri Özleyenler



İnternet çıkınca şöyle bir dergi yaprağının kuşe kağıdını parmağımızı nemlendirip çevirmenin tadından da mahrum kaldık. Oysa ben lisede iken arkadaşlarımla bir arada, yatılı okul yatakhanesinde bu dergilerin sayfalarında gezinirdim hep. İlk moda kavramıyla tanıştığımız sayfalardı onlar. Yazıları okuyup okuyup okul üniformasından bir gün kurtulmanın hayalini kurardık. O kadar istedim ki kendi tarzımda giyinmeyi, sonrasında iş hayatında bile eleştirildim kullandığım renkler ve iddialı modellerden dolayı oysa kısacık hayatımı üç kuruş için köle gibi geçirip modasız yaşayamazdım. Ne demişler; " Hayat modasız yaşanılamayacak kadar kısa." İşte böyle düşündük o zamanlar Elle dergisini okuyunca. Şimdi ise elle.com.tr bir tıkla bize internette yakınken akıllı telefonlar için yapılan uygulamaları da bir o kadar pratik. Üstelik bir yönden iyi de olmadı mı sizce de? Yani kuşe kağıt meselesi iyi ve nostaljik elbette ancak onca ağacın kesilip kağıt olmasındansa bi zahmet tıklayın yukarıdaki linke değil mi ama!
Üstelik aradığınız bilgiye çok daha hızlı ulaşırsınız. İster sorgulayın, ister başlıklardan keşfe çıkın. Keyif yine sizin.
Bu aralar sadece moda değil değişik enerji meselelerine kaptırmış durumdayım okuyorsunuz zaten. Siteye şöyle bir göz atınca bilim adamlarının bitkilerin dilini ışıkla çözdüğünü okudum mesela, ya da bizim duygularımızı algılayan sensörler tasarladıklarını. Bence sadece moda ile kısıtlanacağımıza teknolojide dünya standartlarını yakalamamız için de bu tür dergilerde biraz bilgiler serpilmeli elbette.


Yine de köklü dergi olmasının avantajı, en büyük moda devlerinin haberlerine hızlıca ulaşabilirsiniz. Profesyonel fotoğrafçıların yaptığı çekimler, profesyonel moda habercilerinin yazdığı yazılar size zaman kaybettirmeden moda ile ilgili bütün merak ettiklerinizi veriyor. Kısıtlı zamanda net veri almayı sevenler zaten bilir ne okuyacaklarını ama yine de takdir etmek ve başarılara dikkat çekmek adına yazmak paylaşıyorum. Yıllardır kalitelerini bozmadıkları için tebrik ediyorum!

Enerji Oyunları - Madde ile Konuşma



Video açılmıyorsa bu linke tıkla: https://www.youtube.com/watch?v=97sYQ1DhIK0

 Sorun yaşadığınız madde ile konuşursanız belki de sizin onunla ilgili ne hissettiğinizi bulacaksınız. Belki de size neden onunla sorun yaşadığınızı anlatacak. Elbette burada konuşan maddenin kendisi değildir. Burada yanıtları veren bilinç altıdır. Bu teknikle onu oyuna getirip ağzından baklaları alabilirsiniz. Bazen zihniniz karışır sohbete, bazen yüksek benliğiniz ama siz hiç düşünmeyin kim konuşuyor diye çünkü bütün üzen, kalp kıran, aşağlayan, korkutan cevaplar bilinç altından gelir. Bilinç altını bu şekilde tanıyabilirsiniz konuşmanız arasında. O konuşunca kalbiniz sıkışır, kendinizi yetersiz hissedersiniz ya da feci bir biçimde başkasını kıskanırsınız. Yani genelde sizi negatif frekanslara iter. Kendinizi üzeceğiniz, kelebek gibi - uçuverecek gibi mutlu hissetmediğiniz hislere hapseder. Sürekli kör kuyunun dibinde hissetmek gibidir onu dinlemek!
 Madde ile sorun yaşamak deyince hemen örnekliyorum: 
1. Size ait olamayan o madde / obje ile konuşabilirsiniz (para, araba, hayalinizdeki ev...)
olmayan arabanızla olan sorununuzu anlamak için o karşınızdaymış gibi hayal ederek ona sorularınızı sorabilirsiniz.
2. Bir türlü bırakamadığınız maddeye de konuşabilirsiniz. Bağımlılıklarımız örneğin. Bilinç altında onlarla ilgili gizli kalmış çok detay var. Bazılarına bu şekilde de ulaşabilirsiniz.

Konuşmanızı not ettikten sonra bir de analiz etmeye oturuyorsunuz. Analiz aşamasında her kelimeyi  - cümleyi kaale alın. Satır aralarını iyi okuyun. Siz olsanız, size, sizin o maddeye konuştuğunuz gibi konuşsalar ne hissederdiniz? Burada öncelikle konuşmanız esnasında gayet, içinizden geleni konuşun ama artık analize oturduğunuzda bir ilişki danışmanı gibi olaya tepeden bakmaya çalışın. Sizin o madde ile olan iletişiminizi tarafsız bir gözle irdelemeniz gerekecek.
Bakalım hangi blokajlar yüzeye çıkacak?
Blokajlarınızı nasıl atacağınızı kök inançlar isimli videomda bulabilirsiniz. Eğer kendiniz zaman  kaybetmek istemiyorsanız seans talebinizi mail adresim lilitosuzy@gmail.com adresine alabilirim. Birlikte sağlıklı kodlar oluştururuz;)

 Bu videoda bahsettiğim "Madde ile Konuşma" geçen sene kış aylarındayken olmuştu ve ufak bir sorgulama ile bunu yazı olarak paylaştığım blog yayınımı buldum. Buradan , o zamanlarki ruh halimi ve madde ile muhabbetimin hatta düşüncelerimin geri kalanını okuyabilirsiniz! Daha fazlası da varmış meğer...


27 Nis 2016

Diktim - Giyemedim


Yeni dikilenler uzun süredir üstümde görünmek için sıra bekliyorlar. Benimse bu sıralar sadece dikesim var. Sadece kapanıp saatlerce dikmek... Düşünmeden, çok planlamadan, kovalamadan, kovalanmadan, yetiştirmeye çalışmadan, ne zaman giyerim diye hesaplamadan sadece dikmek... Olamaz mı? Olur bence!
Bence dikiş dikmek kesinlikle meditasyon. Söylemiyor kimse ama kafa boşaltırken kendi tasarımlarını giyme şansı veren harika bir bilinç altı susturma yöntemi. İyi ki keşfetmişim!
Herkesin kendine, bu dünyadan uçuran - ayaklarını yerden kesen bir hobi bulması dileği ile...
Ben dikiş odama gidiyorum;)

25 Nis 2016

Yatak ve bazalar


 Uyku konforu, günlük hayatınızı sağlıklı ve stressiz geçirmenizi sağlayan çok önemli bir etkendir. Şu anki teknoloji ve ürünlerle sınırsız uyku konforu sunan firmalar şıklığa, pratikliğe ya da bireysel ihtiyaçlara hitap edecek bazalar da üretmekten geri kalmıyorlar. Yani aradığınız konforun yanında kalite ve tasarımı da aynı yerde bulabiliyorsunuz.
Halen yeni evlerine yerleşmeye çalışan annem ve babam için baza fiyatları sorgularken Yatsan'da uyku kalitesi ile ilgili çok ilginç bilgilere rastladım. Açıkçası deve tüyünün kumaşa belirli oranlarda dokunduğunda daha çok ısınan malzemeler elde ettiklerinden tutun da, ipek karışımı ile dokunan baza malzemeleri ile kişilerin uykuda terleme sorunlarını önlediklerini, üstelik tek yatağın iki yüzünün bu farklı dokularla dokunarak kullanıcıların, konforu farklı mevsimlerde aynı yatakla yakalamalarına yönelik tasarladıkları anlatılıyordu bilgi bankalarına. Çok şaşırdım okuduklarım karşısında. Açıkçası, sık sık baza ya da yatak fiyatları araştırılmadığından, yatak ve baza teknolojisine ne kadar uzak kalındabildiğini anladım ya da teknoloji gerçekten artık uçarak ilerliyor ve tüketim hızımızının çok üstünde bir devirle gelişiyor belli ki. Neyse ki Yatsan'ın sayfasında aradığım her şey ile ilgili detaylı bilgiye ulaştım ve satın alıma karar vermeden önce ihtiyacımıza yönelik baza ve yataklara kendimiz de karar verebileceğiz.
Bazaların fiyatları tasarımlarındaki teknoloji ile değişse de çeşitli kullanım amaçlarına göre çok farklı modelleri var. Genellikle benim ve ailemin en çok dikkat ettiği konu güvenliktir, baza açıldığında düşüp kaza olma olasılığı sanırım artık yeni teknoloji ile söz konusu bile değil. Öte yandan bazaların dış kaplaması, deriden tutun da istediğiniz malzeme ile hazırlanabiliyor. Bu da hanımlar için işin önemli kısımlarından biri çünkü yatak odası dekorasyonunun en büyük parçalarından birinden bahsediyoruz nihayetinde. Tabi ki fonksiyonel olanları benim tercihim, örneğin bazaya yedek yastıkları saklayabiliyor olmak benim için avantaj sayılırken, bazı bazalardaki ek yay sistemi de yatağın konfor performansını arttırıyor. Artık seçim tamamen kullanıcının. Ben şimdilik hala sitede incelemedeyim...
Bir kaç satır yazıp haber vermeden edemedim.


20 Nis 2016

Desenli Eşofman



Sonunda desenli eşofman yapmak için uygun kumaş buldum, diktim veeee giydim bile...

14 Nis 2016

Enerji Oyunları - Yükseliş


Video açılmazsa tıklayın: https://youtu.be/Dod0UnYC0qM
Bir fizikçi olan Winfried Otto Schumann, dünya frekansını 7.83hz olarak tanımlamış. Dünya frekansının düştüğü haberini ise geçen sene annemlere bi kahve içmek için uğradığımda, açık TRT kanallarından birinde haberlerde duymuştum. Dünyanın frekansı düşünce ne olur bilmiyorum ama bu hafta "Yükseliş'ten" bahsediyorum videomda.
Aslında geçen hafta anlatmalıydım ama bir türlü netleştiremedim, yükselen frekans hangisi? Eğer Dünya'nın frekansı düşüyorsa kiminki yükseliyor bir türlü anlamadım ve yine sordum yüksek bilince. Soru sorunca cevap bekler öğrenci... ve cevap bazen sonradan gelir. Bir hafta boyunca öyle insanlarla tanıştım ki gerçekten mucizelerin içinde yaşamak gibiydi. Tanıştığım herkes bir mucizeydi adeta. Hepsi özel yeteneklerini keşfetmeye başlamış insanlar. Kimisi yaratım gücünün yüksek olduğunu biliyor, kimisi insanların ışığını görüyor, kimisi şifalandırmak için gelmiş dünyaya, kimisi yardım etmek için... Herkes bir harikaydı. Neyin yükseldiğini anladım sonunda. Yükselen İNSANLIK'tı.
Etraf savaş içinde olsa da İNSAN bir şeylere uyanıyordu. İnsanlar artık birbirine değer vermenin, birbirine önem vermenin ne kadar önemli olduğunu biliyordu. İnsanlar artık kendi ışıklarını toplum baskılarıyla kapatmaktan bıkmıştı ve sadece kendileri olmak için adımlar atıyorlardı. Kendilerinin bütün mistik özelliklerine sahip çıkıyorlardı. Bu hafta çok öğreticiydi benim için ve sıra anlatmaya gelmişti.
Videomu çektikten sonra yazımı yazmaya oturdum. Videoda anlatırken hatırlayamadığım frekansı araştırırken fizikçi Schumann'ın adı ile karşılaşınca neyi hatırladım biliyor musunuz? Bazı rüyalarımı hatırladım. Belki hatırlarsınız instagram hesabım @Lilibebek 'te paylaşmıştım: "Rüyamda ne zaman uzayı görsem hep Schumann çalıyor...vs" diye yazmıştım. İnanamıyorum! Meğer dünyanın titreşim frekansını bulan kişinin ismi de Schumann. Bu iki Schumann farklı kişiler olabilir, benim için ilginç olan rüyalarımın benim dikkatimi bildiğim konularla gerçeğe çekmeye çalışıyor olması. Çünkü piyanist Schumann'ın kitabını 6 yaşımdan beri çalıyorum. Rüyalarım uzay diyor, evren diyor, frekans diyor. Her frekans bir ses diyor. Her gezegenin bir sesi var diyor. Kozmosun bir orkestrası var ve bütün bu gerçeğe entone ol diyor.
Ya da kısaca yine; TESADÜF YOKTUR! diyelim biz buna.

Yükseliş'ten ne çıkarımız olur diye düşünenlere cevap vereyim hemen. Videoda da paylaştığım gibi öncelikle yaratım hızımız artar. Yani artık git gide daha da hızlı hayal ettiklerimiz olmaya başlar. Bu bir yandan iyi ama bir yandan da dikkat edilmesi gereken bir durum. Eğer kötü düşünürseniz de çok daha çabuk kendinize negatif durumları çekeceksiniz. Dolayısı ile elinizdeki gücün kontrolünü ele alma zamanı. Doyasıya yaratım oyunları oynayın. Güzel şeyler hayal edin, hep bir şeyler isteyin ve yaratın. Size sürekli alışveriş sebepleri üretin demiyorum. Bazen "bir şey iste!" deyince hep materyal talepler anlaşılıyor ve bazıları "İstemem, her şeyim var!" diyebiliyor. O zaman maddi -  materyalist taleplerin dışına taşın. Hatta yardım edeceğiniz insanları talep edin, madem her şeyiniz var. Onlara bir yardım eli uzatın. Siz dilerseniz size yardım eden de, yardım isteyen de ayağınıza gelir. Enerjiler artık hızlı yaratımı gerçekleştiriyor. Kim bilir belki çoktan fark etmişsinizdir...

13 Nis 2016

Lili - Bomber ceket takım


Geçen sene kendime diktiğim takımı çok beğendi ve kendisine de istedi. Kendisi isteyince giyer biliyorum. Ne istediğini biliyor O! Neyi sevdiğinden ve kendinden emin bir kız oldu hep. 
Dikip bitirince de çok sevdi takımını. En çok kalpli fermuarı sevdi, minicik şeylere bayılıyor her çocuk gibi.

8 Nis 2016

Anda Yaratım



Çekim yasasını ne kadar sürede çalıştırırım diye soranlara bir oyun önerim var. Anında çalıştığını göreceksiniz aslında, çünkü o sürekli fonksiyon gösteren bir sistem. Sizin hisleriniz başınıza gelecek olanları hesaplıyor. İyi hissediyorsanız iyi şeyler kötü hissediyorsanız da kötü şeyler oluyor. Bazen iyi hissederken kötü şeyler de olmuyor mu diye soranlara hemen söyleyeyim; siz o kadar iyi hissederken kötülükleri fark bile edemezsiniz, hoş etseniz bile keyfiniz o kadar iyidir ki bıyık altı gülüp geçersiniz. İşte bu denli iyi hissetmelisiniz anda yaratabilmek için.

6 Nis 2016

Pudra Deri Culottes


Deri culottes (etek pantalon) takıntım devam ediyor. Bu defa da pudra tonlarında bir jest yaptım kendime. Yumuşacık bir deri, giymesi çok zevkli, rahat hissettiriyor. Geçen yaz da etek dikmiştim bu suni deriden kendime. Belki buradan görmek istersiniz.


1 Nis 2016

Enerji Oyunları - Bilinç


Videoyu açamıyorsanız buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz: https://youtu.be/DGhsN8mkqz0

Çekim yasasını maddelediğim videoda size maddelerin birinde hayalinizi bırakmanız gerektiğinden bahsetmiştim. Tam da bırakamadığınız için o isteğimize kavuşamayacağımızı anlatmıştım. Bu videoda işte bu konuya biraz daha açıklık getirmiş oldum.
Hayallerinizle gerçekleri yaratırsınız diye okuduğunuzda buna ne kadar inanıyorsunuz bilmiyorum ama hayal etmediğinizde elde ettikleriniz sizin hiç bir zaman dikkatinizi çekmiyor bunu da kabul edin. Ya da bu da nerden çıktı deyip şaşırıyorsunuzdur. İşte siz varacağınız noktayı detaylıca hayal etmezseniz, sizin yerinize atladığınız detayları oluşturan bir sistem var diyorum. Bu sistem boşlukları sizin hislerinizle şekillendiriyor.
Diyelim ki bir araba istiyorsunuz. Aklınızdaki araba tanımı sadece bu kadarsa elinize ikinci el bir araba geçerse şaşırmayın. Belki de bir iş istiyorsunuz. İşte sadece bir iş isterseniz yine karşınıza pek de iç açıcı olmayan sonuçlar çıkabilir; Mesela evinize çok uzak bir iş ya da maaşınızın çok düşük olduğu bir iş gibi. Tanımınızı biraz daha genişletirseniz, kozmik data bankasında yapılan taramada size daha uygun bir iş ya da araba size gönderilebilir. Ne istediğinizi ne kadar iyi biliyorsanız o kadar iyi.
Öte yandan bütün bu tanımlamaları yaptıktan sonra ne yapmanız gerektiğini soran maillar alıyorum, işte cevaplarım:
1. Deli gibi mutlu olun
2. Yeni yetmeler gibi her şeyde gülecek bir şeyler bulun (kahkaha çekim yasasının sevdiği bir ses titreşimidir - her ses titreşimi de bir frekanstır, çekim yasası neyle çalışıyor sanıyorsun, mazotla değil herhalde;)
3. Bırakın nasıl bulacağınızı düşünüp durmayı eğer elinizden geleni yaptıysanız sıra yüksek bilinçte, bırakın size yeni fikirler ya da fırsatları getirsin, siz düşünüp durdukça işini elinden alıyorsunuz diye size çok bozulacak bir de triplere girecek "madem çok biliyorsun bul bakalım!" diye ve inanın düşünerek çözüm bulamayacaksınız.
4. Toplumsal bilince soru sorun ama cevabından hoşlanacağınız soruları sormaya özen gösterin örneğin: "Hayal ettiğim işe girmek ne kadar kolay olabilir ki?" düşünsene sordun ve yarın iştesin:D cevap geldi ve dedi ki " bu kadar kolay işte!"  "Ne kadar harika insanlarla aynı iş yerinde çalışabilirim ki?", "Ne kadar yüksek maaş alabilirim ki?", "Ne kadar konforlu bir arabam olabilir ki?", "Hayatım nasıl daha keyifli olabilir ki?" ve bu soru cümlelerini sorduktan sonra gelen cevapları bekleyin sadece. Emin olun cevap geldiğinde ağzınız kulaklarınıza varacak keyiften...
Örneğin, kendime iş kurmak için bir muhasebeciye ihtiyacım oldu. Muhasebeciyi buldum ama sonrasında başka bir işe girdi ve onu bulduğumu sandığım anda kaybettim. Sonra sordum "Doğru muhasebeciyi bulmam için kime danışmam gerekiyor olabilir ki? Onu bana gönder, lütfen!" dedikten biraz sonra bir tanıdığım beni aradı ve theta healing seansı istedi. Seansta ona tanıdığı ve güvendiği bir muhasebeci sordum ve hemen telefonunu verdi. Muhasebeci bana detaylıca bütün bilgileri verdi. Şimdi sadece bir kaç adımım kaldı iş kurmak için. Devam edebilmek için doğru soruları bulmam gerekiyor sadece belki de;)
5. Sorduğunuz sorunun cevabı olarak bir şeyler yapmanız gerektiği geldiyse, gidip onları yapmanız bir kuraldır unutmayın. Örneğin "Ne kadar kolay para kazanabilirim ki?" diye sordunuz ve yerde 1TL görürseniz o parayı eğilip almanız gerekiyor. Ancak sonrasında onu ne yaptığınıza dikkat edin. Onun haram olduğunu düşünüyorsanız Evrensel Bilinç sizi bir konuda uyarıyor; "Aslında çok kolay kazanırsın dostum ama kolay paranın haram olduğuna inanıyorsun!" Evrenin kurduğu cümleleri en az yedi kere düşünün. Her düşündüğünüzde farklı bir anlam bulmalısınız. Eğer yedi anlam bulamıyorsanız hala onun dilini tam olarak anlıyor sayılmazsınız. Yerde bulduğunuz sadece 1 lira olabilir ama onu size boşuna yollamamıştır. İşaret ettiklerini çözerseniz para akışı hızlıca hayatınızda olacaktır.
6. Dikkat edin, evrensel bilinç çok ama çok üstün bir bilinçtir. Cevapları bazen sizi sarsabilir. Kesinlikle canınızı acıtacak nitelikte cevapları size getirecek sorular sormayın. Örneğin: "Bu kadar çok zengin olsa, insan neye üzülür ki?" Bu soru sonucunda bir anda zengin olup sonra da kronik bir hastalığa yakalanırsanız şaşırmayın. Sordunuz, O da cevap veriyor! Ya da; " Bir kişi aldatıldığı halde nasıl olur da eşiyle birlikte olmaya devam eder?" Hmm çok zor bir soru değil, kendinize çektiğiniz gerçeği sakın görmediğinizi söylemeyin.
7. Eğer sorduğunuz sorunun cevabının sizi üzmesini istemiyorsanız soruyu sorarken mütevazilikle sorun ve şunu ekleyin; "Lütfen şefkatli anlat!"
Bu soruları bilinçsiz de sorduğumuzu fark etmişsinizdir. Eğer bu şekilde cümleler kuran bir uslubunuz varsa dilerim çekim yasasında yarattığınız yanlış mıknatıs etkisini fark etmişsinizdir.
İşte böylece videoda anlatamadıklarımın birazını daha anlatmış oldum. Yaşam koçluğunu yapmakta olduklarım ve maillarla soru soranlar bu hafta en fazla iş konusunda sorular sordular. Eminim çoğu cevaplar bulmuştur. Eğer anlaşılmayan bir şey varsa sormaktan çekinmeyin...
Keyifli yaratımlar!