30 Kas 2010

Teşekkürler TTNET!

  
"TTNET'i en iyi sen anlat, netbook senin olsun! " kampanyası dahilinde ben de TTNET'i anlattım ve netbooku kaptım. TTNET'e ne kadar teşekkür etsem az! Bu netbookla artık istediğim her yerden sizlere yazılarımı TTNET hızında yayınlayabileceğim. Hatta okuldaki sunumlarda sağ elim olacak bu netbook. Bir de yolculuklarda Lili'yi oyalayacak harika bir arkadaş edinmiş olduk. 
Lilim ne kadar mutlu oldu yukarıda belli değil mi?


 Pazar günü ailece gezerken, Tekirdağ Tekira AVM' de rastladığımız TTNET tanıtım ekibine sadece wireless modem sormak için yaklaşmıştık aslında. Bütün macera da böyle başladı. Çok kısa süreli, soru - cevap fırtınası sonunda anladık ki TTNET'le HERŞEY MÜMKÜN'müş meğer. Meğer Suzy, TV'de sadece Lili'nin çizgi filmlerini izlerken ve derslerine ödevlerini yetiştirmeye çalışırken, reklamları göremediği için dünyadan bihaber kalıyormuş. TTNET son sürat, teknolojisini geliştirip, evlerimize ve yanımıza en uygun fiyatlara en hızlı internet hizmetini getirmemiz için promosyonlar yapıyormuş.
Zaten, kaliteli pazarlama tekniği uygulayan şirketlere yaraşır bir şekilde, sundukları hizmetin ismini markalarıyla değiştiren bir kurumlar kendileri. Kısacası internet değil artık TTNET diyoruz zaten.
  Reklamları  kaçırdıysanız, atlayıp bir sitelerine bakın derim. Ben her hafta en az bir kez uğradığım sitelerine bir süredir yoğun hastalık dertlerinden girememiştim ve onlara uzaydan inme sorular sordum. Onlar da sabırla yanıtladılar sağ olsunlar. 


 İşte bu harika, sempatik, şirin, dünyalı TTNET ekibi (Oğuz TURHAN, Ferda ALPSAR, Emre MERCAN) Marslı Suzy'nin bütün şımarıklıklarına, bütün röportaj ve fotoğraf çekiminde katlandılar. Röportajı bilmiyorum ama sanırım fotoğraflar TTNET'in facebook sayfasından yayınlanacaklarmış. Direk linki bulunca paylaşırım sizlerle. Güzel haberim burada son buluyor. Devamı için söz vermiyorum ama siz yine de tetikte olun; çünkü TTNET'le HERŞEY MÜMKÜN!!!

25 Kas 2010

Saten kurdeleden bağcıklarım


  Geçen sene püsküllerle kapatmaya çalıştığım çirkin botlarımı bu sene de saten kurdelelerle şirinleştirmeye çalıştım. Saten kurdeleyi bağcık olarak çok romantik buluyorum. Bu kaba botlara bu romantik fikri uygulamak değişiklilik istediğim bir anıma denk geldi. Hani böyle alışmadığım bir biçimde giyinesim vardı, ben de bu kombini ortaya çıkardım. O kadar da sıradışı görünmüyormuş fotoğraflara bakınca, bir daha yapabilirim.
Örme tunik: Ben ördüm.
Örme fiyonk şal: tuniğin ipi ile yine ben ördüm ve fiyonk şeklinde bağladım.
Kemer: Koton
Küpeler ve kot: arkadaşım Muji hediye etti, nerden bilmem.
Çirkin botlar: Kız kardeşim Üstü hediye etti bir zamanlarki Peacocks'tan.

23 Kas 2010

Yeter ki Lili yesin!

 
   Çocuklar hastayken onlara yemek yedirmek çok zordur, bazen de imkansız. Onları da anlamak lazım, şişen boğazlarından lokmalar nasıl geçsin! Ya o halsizlikle çiğnemek...? Nasıl bir eziyet bir düşünün! Yine de annecikler dayanamayıp yavrucak bir - iki yudum fazla yesin diye neler yapıyorlar görseniz...!
İşte sizler göresiniz diye ben ne yaptığımı fotoğrafladım. Bu pilavı Lili'ye benzettim ki belki, ah ne bileyim belki sosisinden bari yer diye düşündüm. Bu fotoğraftaki gün hastaneden çıktığımız gündü. Artık lokmalar boğazından geçmeye başlamıştı ama sadece sütlü bisküvi gibi yumuşak gıdaları yutabiliyordu. En sevdiği pilavı bile reddetti Liliyoşkam. Küpe ve tokadaki sosisler mideye düştü ama merak etmeyin. Bütün bu şaklabanlığım tamamen boşa gitmedi yani. Hele tabağı görünce tepkisi harikaydı;
" Aaaa anne sen Liloşu mu yaptın? Ben miyim bu? Benim mi saçımda sosis var? Bu benim küpem mi? Yiyebiliiimiim? Anne, küpemi yiyebilimiim?"

Yapılışı çok da zor değil. Eldeki malzemelerle yaptım. Suratı için pilavı kaşıkla şekillendirdim. Saçları haşlanmış tavuktan. Geri kalanı bıçakla kesip şekillendirdiğim sosisler ve gözleri için de çekirdeği çıkarılmış zeytin.
Nasıl yalanmış fotoğrafta di mi Lili? Keşke aynı iştahla da yeseydi...

22 Kas 2010

Antigone kalıplı elbise

Uzun bir süredir yazamadım ama bu uzun süreden önce yazmak için hazırladığım yazım buydu. Antigone'den aldığım bluz kalıbını elbise olarak çalışmıştım ve sizlerle bunu paylaşacaktım. Kendisi, bir zamanlar şuradaki siyah tulumu dikince ben de çok beğenince bana hemen bluzun kalıbını göndermişti. 
Bu yazının vesilesi ile kendisine teşekkürlerimi sunuyorum ve yeni doğan bebeğini tebrik ediyorum. Umarım bir ömür sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir hayatı olur miniğin. O fotoğrafta birbirinizi nasıl sıcacık hissettiğinizi anlayabiliyoruz, hep öyle kalın. Annesine ve oğluna kocaman birer MAŞALLAH:)
 

Elbiseye gelince; önündeki degajesini büzgü haline getirdim çünkü kumaşım sertçe bir kumaştı, hoş durmadı. Kumaşı buradan hatırlayacaksınız. Kombinde ise ilk defa iki deseni bir arada kullanabildim. Fuların desenleri ve kumaşın çizgileri fazla gözümü yormayınca buna cesaret ettim. Geri kalanı dolapta olanlar bir de geçende yaptığım kemer.

3 Kas 2010

Lovely Blog ödülümü almaya geldim.


Uzun süredir yazamıyorum ama ödülümü almadan edemezdim. 
Bloğunda çok tatlı övgülerle benden bahseden modadünya bloğunun sahibesine çok teşekkür ederek ödülümü alıyorum. Sizlerle paylaşmaktan da memnuniyet duyarım.

Bizi merak edenlere de özetle yazayım; Sizlerden koptuk çünkü bir süre  faranjit, bronşit, zatüre, penisilin gibi birsürü yabancı kelimeyi yaşayarak öğreniyorduk. Hastahanede geçen sıkıcı günlere serumun verdiği sıkıntıyı kattık ama sabrettik. Sonuç olarak bunların hepsi ile Lili savaştı bense dua ettim ve elimden gelen her şeyi yaptım. Şimdi Lili iyi ama eskisi kadar iyi olduğu günler gelince sizlerle daha sık görüşmek üzere sevgilerimi sunuyor şimdiden ettiğiniz güzel dualara kocaman AMİN diyorum. 
Sağlıkla ve mutlulukla kalın...