27 May 2009

Kurdeleli şapka

Şu meşhur Diesel kottan daha neler çıktı, hepsini paylaşacağım demiştim. İşte sıradaki ürün de bu şapka. Aslında ilk önce bu şapkayı diktim ama malesef Lili'ye büyük geldi ve ben bir küçüğünü dikmek zorunda kaldım ve böylelikle o güzel kurdele çiçekli şapka çıktı ortaya. Burada kotun paçasından Lilibebek Nazar'ın eteği var ve burada da şu şapkanın üstündeki kurdelenin nereden arttığını göreceksiniz. Hiçbirşeyi atmamak iyi geliyor bana.

26 May 2009

Kurdele çiçeklerin yapımı

Kot şapkanın üstündeki çiçeklerin yapımını sormuş bazı okuyucularım. Sizler için görsel bir anlatım hazırlamaya çalıştım, dilimin döndüğünce de anlatmaya çalışacağım elbette ancak kurdele nakışı bilmiyorum bu çiçekler tamamen uydurmadır ve bilenlerden özür dileyerek sadece kendi yöntemimi anlatıyorum.
Çiçeklerin anlatım numaraları fotoğraftaki görsel numaralarıyla bağlantılıdır. Anlamadığınız görsel için anlatıma bakabilirsiniz. (NOT; Fotoğrafların üzerine tıklarsanız görseli büyük halde görebilirsiniz.)
1. İğne ile aralıklı olarak kurdeleyi dikin.
2. birdeki işlemi uzatın bol bol ve,
3. İpi büzdürün.
4. Büzgüleri dikerek sabitleyin.
5. Kurdeleyi kesin ve çakmakla hafif yakarak kaçmasını engelleyin.
6. Çiçeğin son hali bu, geniş kordele ile daha görkemli bir sonuç elde edersiniz.

1. İğne ile aralıklı olarak kurdeleyi dikin.
2. Az diktikten sonra sabitleyin ve kurdeleyi kıvırcıkların etrafında biraz döndürün ve tekrar iğne ile sabitleyin.
3. Tekrar aralıklı dikin.
4. Tekrar büzdürüp sabitleyin ve döndürüp sabitleyin.
5. Bu işlemi devamlı yapınca güle benzeyen bir çiçek elde edersiniz.
6. Çiçeğinizin bittiğine inandığınızda sabitleyin, kesin ve yakın.
1. Büzdürmek için aralıklı dikin.
2. Büzdürün.
3. Sabitleyip dikin, ortaya da pul ya da boncuk veya benim gibi düğme dikebilirsiniz.
Ben iki farklı renkte kordele kullandım, siz de böyle aranjmanlarla değişik çiçekler elde edebilirsiniz.
1. Kordelenin ucunu katlayın ve iğne ile sabitleyin.
2. Tam karşısına aynı işlemi tekrar yapın ve sabitleyin.
3. Yanlarda da aynı işlemi yapın ve yaparken sabitleyin.
4. Çiçeğinizin bittiğine inandığınızda kesin, sabitleyin ve yakın.
5. Ortaya pul,düğme veya boncuk dikin.
6. Ya da önceden yaptığınız minik başka bir çiçeği dikin.

25 May 2009

Lilibebek Maydanozda

Bloğunda blogları tanıtan ve onları tanıtmak için belirli kriterleri olan maydanoz beni de buradaki sayfasında tanıtmış. Kendisine çok teşekkür ediyorum ve Lilibebeği tanıtmaya değer bulduğu için çok gururlandığımı belirtmek istiyorum.

24 May 2009

Yeni Lilibebek şapkası

Babamız marka giyinmeye meraklı, en sevdiği Diesel kotu liğme liğme olunca bunun artık onun değil benim işime yarayacağını söyledim. Ne yapıcaksın diyordu ama gözlerinde bir kıyamamazlık ki görmelisiniz. "Gitti hey gidi kocca Diesel kot heeeey...." deyip durdu ben keserken paçaları. "Merak etme o yine Diesel olduğunu belli edicek" dedim.
Cebin içinde kalan markalı yeri şapkanın tam tepesine kondurdum ki herkes görsün kotumuzun markasını (sevenlere:) (yukarıda resimde sağ üstte)... Geri kalanı bir çiçek bahçesine benzetmek istedim. Benzedi de. Her renk çiçekler yaptım ki her renk kıyafeti ile giyebilsin Lilito.
Hmmm, kalıbı nerden diyorsunuz duyuyorum; Burda dergisi elbette ve Nisan/2009 sayısı.
Bu gün pazar ya, biz de şöyle kırlarda uçurtma uçurduk Liliyle. "Uçuuuu, uçuuuu" sürekli bunu söyledi bütün gün. Babamız UÇUUU'du biz de ona baktık. Bakııın, siz de bakın Lili parmağı ile göstermiş.

21 May 2009

Batik jarse elbise


Çağla Şıkelin üstünde gördüğüm bir model bana esin kaynağı oldu bu elbiseyi kafamda tasarlarken. Spor, kadınsı, şık, bilmiyorum ki nasıl bir elbise bu... Ama ben kumaşının yapısına da desenine de hayran kaldım. Bunu bir arkadaşım düğünler için aldı benden ve önüne siyah taşlar eklemeyi düşünüyoruz, bağcığın çıktığı yerlerin hemen altına 2 kolon. Bitince size tekrar gösteririm.
Ekleme 21.05.2010: Taş maş eklenmeden aynen giyiliyor bu elbise. Yapım aşamaları da merak edenler için burada.

Siyah drapeli elbise


Burda dergisi 2009/5 dergisinden bulduğum bu elbiseyi büyük bir risk alarak provasız hediye olarak diktim. Şükür ki oldu ve sahibini buldu. Siyah renk olduğu için önündeki drape fark edilmiyor bu yüzden resmin üzerine tıklayarak bakmanızda fayda var. Dar bir elbise kalıbı olmasına rağmen fazlalıkları saklamakta kullanılabilir diye düşündüm drapeyi. Denemeden bilemezdim. Ne dersiniz, drape aynı zamanda şıklık katmamış mı? Elbise sıkıntıdan kurtulmuş gibi geliyor bana bu drapeyle.
Güle güle giy canım arkadaşım, umarım sana şans getirir. Mankenlik ettiğin için çok çok teşekkür ederim. Umarım fotoğraf düzenlemesinde başarılı olmuşumdur. Özledim seni, bir an önce gel Tekirdağ'a da görüşelim.

20 May 2009

Otantik akşam yemeği


Sarı renkli pilav ve ilginç lezzette az kavrulmuş sebzelerle baharatlı bir tavuk. Aslında bir Türk menüsünden tek farkı fazla yağda kızartılmamaları ve bol baharatlı tatları.
Yukarıdaki çiçek ise bir enginarın bütün haşlanmış halinden elde edilen müthiş görüntü ve lezzet. Derya baykalın programında Cemal Türkan'ın anlatımı ile ilk kez enginar pişirdim. Çok sağlıklı buldum tarifini zira enginar sadece haşlandı ama lezzeti 10 numara kesinlikle. Sunumu ise Derya Hanım önerdi, ben de hemen hiç enginar sevmeyen eşime sundum belki görüntüye kanıp yer diye ama nafile, sadece iki yaprak tattı. Cemal Türkan'ın tarifine buradan ulaşabilirsiniz. Sadece enginarı çiçek gibi haliyle yıkıyor ve sapı hemen kestiğimiz kısmına bir dilim limonu kabuğu altta kalacak ve içi sapın kesildiği kısma değecek şekilde bir ip yardımı ile bağlayıp enginarı suyla haşlıyoruz. Bu kadar basit, bir de sosu var ama ben sossuz daha çok sevdim. Belki de kendi damak tadıma göre bir sos geliştiririm, bu aralar enginar mevsimiymiş bol bol pişireceğim kesin. Gelelim pilava ve yemeğimizeee...
İran Pilavı; Yasemin pirincini kullanmanız önerilir, İranlı bir arkadaşımın annesinin bize bol bol pişirdiği bu pilavın tadı hala damağımda ama onlar da şu müthiş kokulu yasemin pirinci kullanırlardı. Yasemin Pirincini beş kez yıkayın, çünkü yasemin pirinci çok nişasta dökermiş, bunu da Semen Zihnioğlundan öğrenmiştim yine Derya Baykalın programında yapmıştı bu hafta.
Ben yasemin pirinci bulamadım evde bu yüzden normal pirinçle kendi ölçüme göre yaptım. Ölçüm 1 bardak pirince 2 bardak sudur normalde ama bu pilavda pirinci kavuruyoruz bu yüzden kavrulan pirinç daha çok su emeceği için ölçünüzü yarım bardak arttırın siz de. Kaynattığınız suyun içine bir tutam safran demleyin yoksa benim gibi köri atın. Suyu, kavrulup tıkır tıkır olan pirince dökün ve her yarım litre su için 1 tavuk bulyon atın. Demleyin gitsin. Sıra yemeğe geldiiii....
Çin yemeği; Havuç ve kabak (hatta isterseniz biber ve mantar da ekleyebilirsiniz, hatta ve hatta çin yemeklerinde kaşu fıstığı da kullanılır seviyorsanız en sonunda ekleyebilirsiniz ilginç ve daha otantik bir lezzet olacağı kesin), kişi başı 1 adettten koyun minik boyluysalar. Bu sebzelerimizi juliyen (ki çin yemeklerinde şarttır) doğrayın, yapamam diyorsanız benim gibi soyma aletinizle ince dilimler yapabilirsiniz. Doğradığınız sebzeleri (her büyük bir sebzeye 1 çorba kaşığı, her minik 2 sebzeye 1 çor. kaşığı) zeytinyağı ve biraz soya sosu ile kavurun. Sebzelerinizin kendi renginde kalması için soya sosunu kavurduktan sonra hafifçe üstünde gezdirebilirsiniz, daha renkli bir sunum olur. Ben sebzelerin sosunda soya sosu sevdiğim için onları soya soslu kavururum. Hafif kıtırlaşınca tuz olarak tavuk bulyonu dökün ve sadece bulyon eriyene kadar ocakta tutun yoksa benim yemeğimdeki gibi bayılırlar. Çin yemeklerinde sebzeler her zaman kıtır bırakılır. En azından benim yediklerimde öyleydi. Kavurma sırasında önce havuçları tutun, onlar daha serttir. Bir kaba ayırdığınız sebzeler soğusa da olur, siz tavuk göğüslerini ince ince juliyene yakın doğrayın ve yine sıvı yağ ile kavurun, soya sosu ve kişniş (körü de olabilir ama fazlası bayarsa kaçının) katın arzu ederseniz kırmızı toz biberi katma aşaması yine kızartırken olabilir ama karabiber ve kimyonu sonda katın acılık verebilirler ve karabiber karartır yemeğinizi, onu kızartırken katmayın. Tavuğunuz piştiğinde, daha soslu haldeyken ateşten alın, fazla kızarıp kurumasına izin vermeyin. Sebzelerle harmanlayın. Yemek te budur afiyet olsun.
Sunum için benim gibi porsiyonlar hazırlayabilirsiniz. Misafiriniz gelicekse bunu büyük bir tabakta bir pasta gibi de sunabilirsiniz yani tüm pilav ortada ve tüm yemek kenarlarda da olabilir sizin hayal gücünüze kalmış. Dedik ya ; afiyet olsun.

Ege anaokulundan mezun oldu

İşte oldu, Ege de mezun oldu okulundan. Artık onu, alfabeyi öğrenmek, çarpma tablosunu kavramak bekliyor. En üzüldüğü şey de zaten bu Ege'nin, okumayı bilmemek. Hangi zile basacağını, nereye döneceğini anlayamıyor, "Ama ben okumayı bilmiyorum ki Suzy teyze:(" Artık bunu söylemek zorunda kalmayacak, çok yakında okumayı öğrenecek, (dayan Ege az kaldı). Ondan sonra bütün hayat okuyacaksın doya doya hatta fazlasıyla okutacaklar. Bir gün gelip bu yazıyı okursun diye seni bekleyen ne lise ne de üniversite sınavından bahsetmiycem bu yazımda. Sadece iyi ki varsın ve iyi ki sağlıklı bir şekilde büyüyorsun, iyi ki bizim dayımızsın:) Seni çok seviyoruz.

Müthiş gösteriler hazırlamışlar bize minik papatya sınıfı öğrencileri, bu da en görkemlilerinden biri. Bizim kadar kendileri de eğlendi ve hep beraber coştuk.
Bize şarkılar söylediler hiç bilmediğimiz şarkılar ve şiirler okudular öğretmenlerine ve Atatürk'e dair.
İşte gösteri de bitti ve hatıra fotoğrafı çekelim dedik ama Lili'nin orada daha fazla durmaya hiç niyeti yoktu. Neden mi; karnı acıktııııı.....

16 May 2009

Siyah salaş hırka

Yapımını burada sizlerle paylaştığım bu salaş hırkanın siyahından tam 4 tane dikmiştim. Değişik boylardaydılar ama ben sadece birini fotoğraflamışım. Bunda kollar büzgüsüz ve yine uzunca bırakıldı ve boyu beyazından daha kısa.
Bu hafta pazardaydım ve süper trikolar gördüm, lameler, doreler, lame baskılı penyeler... İnanılmazdı. Alıp diksem mi diye düşündüm ama ben daha kendiminkini bile giyemedim. Bütün arkadaşlarıma da diktim bundan, ne yapayım ki lameyi, doreyi... Yok yok, bende tek maksat dikmek galiba.

Ateşten renkler tablosu


Suluboya yapmayı seviyorum, bazen fırsat olunca yapıyordum. Kışın yaptığım bu çalışmayı bulunca sizinle paylaşayım dedim. Renkler ve tonlar aynı bu elbisenin renklerine benzemiyor mu?

14 May 2009

Tablo gibi elbise

Güzel sanatlar lisesinde okurken resim bölümündeki arkadaşlarım suluboyalarla renk çalışırlardı. Sıcak renklerin yoğunlukta olduğu bu kumaşı görünce aklıma o günler geldi. Ne yapacağımı bilmeden aldım bu kumaşı ve metalik ışıltılı gece elbisesinin modelinin aynısını diktim en sonunda onunla. Pasajıma da ekliyorum elbiseyi. Benim gibi, onu görünce birşeyler hisseden biri beğenip de giymek isterse sahip olabilsin diye. Umarım hoşunuza gider.

12 May 2009

Gri desenli "D" elbise

Bu üzerimdekinin çuval mı elbise mi olduğunu anlayamayanlar için minik bir açıklama. Elbise internet üzerinden sipariş olarak geldi bana, boy 109cm istendiği için üzerimde böyle uzun duruyor. Daha önce çalışmadığım bir kumaşla bu "D" elbiseyi diktiğim için sonucu ben de bilmiyordum ve üzerimde çok iç açıcı olmayan bu görüntü oluştu. Siparişe ne oldu dediğinizi duyuyorum. Siz en iyisi ayrıntılar için burayı (http://www.kalderavolkan.com/) bir tıklatın, bu elbisenin macerası çok yakında bu blogta. Aslında, modelin nasıl durduğunu bloğumun okuyucuları biliyordur ama bilmeyenler için link veriyorum ki aslında nasıl durur bu model görsünler. İşte iki farklı model; mor ve çizgili hali.

10 May 2009

Kurdeleli elbise

Bu kumaşı o kadar çok seviyordum ki, en nihayet değerlendi ve elbise olarak dolabımda yerini aldı. Modeli ben düşündüm ve diktim, ama biçme işine gelince kesmekten korktum çünkü daha önce kendi tasarımımı kendi kendime biçmedim. Çok deneyimli olan arkadaşım Semahat Hanımdan yardım aldım. Benim için biçti ve hayalimden bile daha güzel olan bu model çıktı ortaya. Hayalimden bile daha güzel ne demek diyceksiniz, hiç kumaşı çapraz kullanmak aklıma gelmez benim, yani bu dökülen renkler aslında kumaşın altına doğru dökülüyordu ama Semahat hanım ustalıkla onları çapraza çevirdi ve sıradışı bir hal aldı elbise. Nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum kendisine, çok çok çok minnettarım gerçekten, öğrettiği için ve ablalık ettiği için. Fiyonk da ayrı bir hava vermemiş mi, kendimi hediye paketi gibi hissetsem de, yaz gelsin de bir düğünde giysem diye sabırsızlanıyorum doğrusu.

9 May 2009

Pikantinki

Bu süper lezzetli patateslerin ismi bu PİKANTİNKİ (anlamı pikantno; baharatlı demek, -tinki ise minik anlamı kazandıran bir takıdır, yani baharatlıcıklar diye anlamsız bir kelime ile çevirmek mümkün. Her dilde her anlam çevrilemiyor malesef, böle böle böyle anlatabildim). Sofya'da yediğim en lezzetli şeylerden biriydi. Birkaç kez deneyince nasıl yapıldığını çıkardım. Orjinal tarif sadece şefte var sanırım başka hiç bir yerde yemedim bu müthiş lezzetli pikantinkileri. Kendimce o lezzeti yakaladım ve sizlere sunuyorum. Çocukların çok seveceğini düşünüyorum ayrıca beyler de biralarının yanında buna bayılırlar, en azından orda öyleydi.
Öncelikle söylemek isterim ki bu tarifte yazlık yeni çıkmış patateslerin miniciklerini kabuklarıyla kullanırsanız orjinale en yakın olur ama kışın canınız çekerse benim gibi yapın.
Malzemeler;
- Yiyeceğiniz kadar patates:) soymadan haşlanmış ve buzdolabında 1-2 saat bekletilmiş. (isterseniz bütün gece, hatta bir kaç gün, yani kalan patateslerinizi kullanabilirsiniz)
- Bir teflon tava.
- bolca sarmısak (küp küp minik minik kesilmiş)
- dereotu (ince doğranmış)
- Kızartmak için 1 kaşık sıvı yağ. (fazla koymayın kabuk kabuk yanması gerek, az koyarsanız da yanıklar acı olur, bir kaşık tam geliyor)
- tavuk bulyon tablet ya da toz.
- karabiber, kırmızı toz biber, kişniş, kimyon ve sevdiğiniz başka otantik baharatlar da olabilir.

Yapılışı; Patateslerinizi önceden haşlayın ve kendilerini çekmeleri için buzdolabında bir kaç saat bekletin. (Bekletmezseniz patatesler kızarırken dağılır ve pikantinkiniz olmaz) Kocaman küpler yapın ve tavaya bir kaşık yağ koyun. Pateslerin her birinin bir yüzü tavaya değecek şekilde koyun ve asla fazla patates koymayın. Kalanları aynı şekilde tekrarlayarak yapmalısınız ama tavanızı her seferinde peçete ile temizlemelisiniz zira dereotları ve baharatlar yanar ve kokusu çekilmez olur) Patateslerin her yüzünü en büyük ateşte hızlıca kızartın (burada hoplatarak çevirmek en iyi sonuç veriyor çünkü bir alet yardımı ile döndürülen patesler dağılabiliyor ve görüntü bunun dışına çıkıyor.) Her yerlerinin çıtır çıtır kızardığına inanınca altını kısın ve sırası ile bulyonu (tabletse ufalayarak ve fazla geleceğini düşünüyorsanız yarım tablet kullanın ama tuz kullanmıyoruz çünkü bulyon da tuzludur.) koyun, hoplatarak dağılmasını sağlayın ve ardından sarmısağı koyun hoplatın ve dağıtın, artık kırmızı biberi koyun ve kavruk kırmızı biber kokusu gelince altını kapatın ve geri kalan baharatları koyun ve yine hoplatarak dağıtın. En üstüne de dereotunu koyun ve servis yapın. Müthiş bir lezzet tabi eğer siz de baharatlı otantik tatları seviyorsanız; deneyin derim.

6 May 2009

Metalik ışıltılı gece elbisesi

Hep plandaydı bunu dikmem ama bir türlü kumaş bulamıyordum. Uygun kumaşı bulunca en sonunda metalik elbisem oldu ama şimdi oldu da ne oldu yani... Nerde giyilir ki bu kadar metalik bir elbise:) Dolabımda durması bile beni rahatlatıyor nedense. Onu dikmiş olmanın hafifliği var üstümde...
Burda dergisinin çook eski bir dergisinden çıkardım kalıbını, kumaşı elastik jarse. Model ilginç değil mi, önündeki düğüme benzer çaprazlanmaya hayranım. En çok hoşuma giden ilginç ve sade olması, kumaşının iddialı oluşu ile elbise bütün mütevaziliğinin yanında iddiasını ikinci plana da atmıyor hani...

Çay ağacı kremi - her derde deva



Sizlere Çay Ağacı merhemini tanıtma gereği hissettim. Ben, ona yüzyılın mucizesi diyorum müsadenizle, hemen açıklıyorum neden böyle dediğimi.
Vaka 1 ve 2;
Minik Lili ilk defa pişik olduğunda ev telaş oldu, çözümler aradık ama nafile, poposu gittikçe kızarıyordu. Bu kremden küçük bir numune alan annem bana kullanmam için verse de ben bitkilerle tedavi olunabileceğime inanmadığım için kullanmadım. İsmi çok koca karı ilacı gibi tınlıyordu da; Çay ağacı merhemi:) düşünsenize bunu minik bebeğimin poposuna sürer miydim! Sürmedim ama sorun da giderek büyüdü ve çözene kadar akla karayı seçtik. (daha sonraki tecrübemden sonra yani vaka 2den sonra böyel bir pişik sorunu yaşamadım, ) Gel zaman git zaman bir gün teyzemlerde kahve yaparken elimi yaktım ve başladım evde Bepanthene aranmaya, e ne de olsa teyzem hemşire ya olmasa olmazdı. Teyzem yanık yanık arandığımı görünce sordu ne aradığımı ben de söyledim derdimi ne dese beğenirsiniz; " Dur sana çay ağacı vereyim" yine miiiiii? İnanmıyorum teyze sana, sen ki hemşiresin ve bu koca karı ilaçları ile hiç işin olmaz dedim. O da bana " deli misin be, bu yüzyılın mucizesi" dedi. Nassı yani yaaaaa, bunu teyzem mi söylüyor, " evet konuşma da sür şunu" dedi ve kuzu gibi susup sürdüm merhemi. Acı tam 30sn sonra kesildi. İnanamadım. Eğer devam etseydim sürmeye yanık izi de kalmazmış ama ben acıyı hissetmediğim için unuttum yandığımı ve sürmedim şimdi de orada bir leke kaldı. Neyse ki sonra da sürsem geçiriyormuş. Mesela yüzümdeki hamilelik lekelerine uyguluyorum ve renkleri açılmaya başladı.
Vaka 3;
Babam bir doktor ve her yaz ayağında kocaman bir egzama oluşuyor. Yazın oluşuyor çünkü yazın acilde işler daha stresli ve çok iş oluyor. Babam da stresten dolayı bu illeti çekiyormuş. Ayağının altında olması da daha can yakıcı tabi. Babam kendine ne ilaçlar yapsa da bunu yok edemiyor bir türlü. Geçen yaz tatildeken çocuklar yanarsa diye yanıma aldığım çay ağacını babama verdim. "Al baba" dedim," mucizeymiş bu, belki sana da yarar". Güldü " Be kızım ben bunu geçirmek için kendime kortizonlu iğneler bile yaptım olmuyor, geçmiyor, biraz dinleneyim geçer kışa". " Sen sür de, bir göreyim baba, üstünde yazıyor, işe yarıyormuş egzemalarda" dedim. Babam gene güldü, "çek şunu, dinlenicem, bir kahve yap" dedi , ben de yaparım dedim ama kremi sürmeme izin verirsen. İnanın kımıldamadı bile yaaa, ööylece babamın ayağını yağladım. Yara 2 saat sonra kapanmaya başladı. Babam beni içeriden çağırıyor " Suuuuziiii, şu kremi getirseneereee, iyi bişeymiş buuuu":) İnanamıyorum bunu da çözdü.
Diğer vakaları böyle ayrıntılı anlatmıycam, mesela gözümde geçen gün çıkan arpacığı 1 günde geçirdi (ki halk arasında da bilinir bu en az 3 gün süren bir virütik durumdur), gözümün etrafına incecik bir tabaka sürdüm ve devamlı sürmeyi unutmadım. Elimi mutfakta kesince sürüyorum mesela acıyı hemen kesiyor ve yara çok çabuk kapanıyor. Lili koşmaya çalışıyor bu günlerde ve sık sık yere düşüyor, yaygarasını yine onunla durduruyorum. İyi ki onu buldum. herkese de tavsiye ederim.
Çocuğu olan, sakar olan, sık sık kazalara maruz kalan herkese doktora gidene kadarki süre için Çay ağacı merhemi tavsiye ediyorum. Ayrıntılı bilgiye Emine Tekin'den ulaşabilirsiniz. Temsilci sistemi ile satılan bir üründür. Eczanelerde bulamazsınız söyleyeyim. 30 gr'lık numuneyi (temsilci teyze hazırlamış) 1,5 yıl kullandım. Çok bereketli anlıyacağınız. Kremin normal ambalajını yeni aldım ve 200 gr kutusu bilginize. Fiyatı da euro üzerinden ben indirimli halini 30 tlye edindim.
Benden bu kadar. Yine de bulamazsanız yardım etmeye çalışırım, yukarıda mail adresim var çekinmenize gerek yok canlar. Bu ürün grubunun başka ürünlerini de deniyorum merak edene deneyimlerimi yine anlatırım, sorabilirsiniz.