Son iş yerimden ayrılalı kaç zaman geçti hesaplamıyorum bile çünkü sütten ağzı fena yanmışlar misali son iki işimde bir takım çirkinlikler yaşayınca artık iş hayatına çalışan olarak adım atmamaya karar vermiştim. Bu kararımı destekleyecek adımlar da attım elbette. Dolabımda duran ve henüz etiketi bile atılmamış ofis kıyafetleri, kullandıklarım ve az kullandıklarım, sevdiklerim ve sevmediklerim hepsini kocaman alışveriş torbalarına koyup kız kardeşime vermiştim. Kız kardeşim bu duruma çok sevindi tabi. Dolabımsa derin bir nefes aldı. Karşıdan baktığınızda dolabımda gökkuşağı kaldı diyebilirim. Sadece en sevdiğim rengarenk elbiseler. Harika bir duyguymuş. Karşıdan baktığınızda sadece giymekten müthiş zevk aldığınız kıyafetler olan bir dolap hayal etsenize. Bunu ilk defa yaşadım.
Çalışmayan kadınlarsa benim bulunduğum çevrede ikinci bilemedin üçüncü sınıf muamele görüyor. Nasıl söylesem böyle, "paran kadar konuş kızım" tavırları. Çevre derken öyle uzakta da aramayın ha, annem bile bana böyle davranmaya başlayınca tepem attı ve beş adet CV çıktısı alıp sağa sola dağıttım. Hatta bir kaç da on-line başvuru katıştırdım araya. İnadım tuttu o gün tutamadım kendimi. Sonrasında geçen hafta da bir başvurum için öngörüşmeye çağrıldım. Sonuç henüz belli değil elbette "biz size döneriz" durumları tipik... Eve geldiğimde ilk iş dolabımla yüzleşmek oldu. Onca rengi bırakıp gri ofise mi dönecektim yani... Ya kabul edilirsem!
Bir yandan da iyi ki dikiş dikiyorum dedim kendi kendime. Durumu mutlaka kurtarırım biliyorum. Soluk renkli basit ve sade kıyafetler dikmek sorun değil ama giymesi! Kendime bunu yaptığıma inanamıyorum. Toplumsal baskının bu yönünü ilk defa bu denli şiddetli yaşıyorum sanırım.
"Dikiş dikerek yetiştiremezsem sıkıcı kıyafet edinme işini alışverişi on-line da yapabilirim tabi ki" diye düşündüm ve bilgisayarın başına geçtim. Yeni keşfettiğim bir sitede ( coco-fashion.com ) ilginç bir parçaya denk geldim. Öyle bir parça ki, belki de bu çalışıp sıkıcı kıyafet giyme konusunda yanılıyor olabilir miyim diye düşümeye başladım. Aşağıda gördüğünüz trençkot ne sıradışı değil mi? Üç şekilde giyiliyor. Bunu ben daha önce nasıl düşünemedim diye hayıflandım görünce. Süper fikir.