22 Tem 2015

Corfu'ya Gidiş


 Corfu, İtalya'nın çizme topuğunun ucunda bir Yunan adası. Yunanca Kerkyra diye anılırken İtalyanlar ona Corfu demeyi seçmişler. 

(ve dikkat uzun yazı bol fotoğraf!!!;)

Ben, Corfu hayallerini 4 - 5 yıl önce okuduğum "My Family And The Other Animals" isimli kitaptan sonra kurmaya başladım. Yazarı Gerald Durrell, sekiz yaşında iken ailesi ile Corfu'ya yaşamaya gelir ve yaklaşık beş yıl boyunca yaşadıklarını günlüğüne kaydeder. Gerald'ın ağabeyi Lawrence Durrell sonrasında bir yazar olur ve bu günlüğün kitap olarak yayınlanmasını sağlar. Öyle güzel bir şekilde tasvir edilmişti ki kitapta Corfu, sanki gemiden inince karşımda kiliseyi görücem ve sağdaki yoldan araba ile yukarı doğru gidince Gerald'ın evini bulucam, hep öyle hissettim ve hep o anı hayal ettim. Oysa kitapta güzel ama o zamanlar (1935) pek de gelişmiş olmayan bir Corfu'dan behsedildiğinden bu hayalimden eşime geçen yıla kadar hiç bahsetmemiştim. Çünkü genelde kısıtlı gün sayısında olan yaz tatilimizi hepimizin rahat edeceği yerlerde geçirmeyi tercih ediyoruz. Özellikle çocuk olunca bu çok daha önemli bir hal alıyor. Ancak geçen sene gittiğimiz Thassos - Chalkidiki (Toroni / Possidi) - Makedonya (Ohrid) tatilinde eşime "Corfu'yu da gezmeye vakit ayıramaz mıyız?" diye sorduğumda "Orası da neresi?" diye sormuştu. Genelde Türk turistlerin tercih etmediği bir destinasyon olduğundan bilmemesi çok doğaldı. Biraz bahsettim ve minik turumuzdan dönünce ona Corfu fotoğraflarını gösterdim internetten. Sonrasında detaylı bir şekilde Corfu'yu araştırdık ve kendimizce gidip gidemeyeceğimizi tarttık. Hem maddi açıdan hem de mesafe açısından gideceğimiz her destinasyonu çok iyi planlayıp yola çıkmak gerekli idi. Yine de gelecek 2015 yaz tatilini 2014 yazından planlamak için çok erkendi. Meseleyi öylece bıraktık ve unuttuk.
 

 Bu sene kış aylarında gökyüzünün kasvetli olduğu bir gün, Lili tam okula gitmeden önce ona sofra kurarken, içim öylesine sıkılıp ezilmişken,  "Artık bir mucize olamaz mı lütfen!" diye dilemiştim içimden.  Dilekten ziyade bir inleme - yakarış gibi çıktı kalbimden. Minik bir mucize olsa yeterdi, şöyle hayatıma renk katacak birşeyleri içimde değiştirecek bir şey.. Olmaz mı? Sofrayı kurup Lili'nin yanına oturduğumda çorbadan bir kaşık aldım ve telefonumdan minik bir ses geldi. Mesaj mı yoksa mail mı diye bir göz attım. Genelde yemek yerken dikkatimi dağıtmam ama sanırım o gün pek toplu değildi zaten dikkatim, maili açtım ve "Booking: Corfu adası rezervasyonunuz yapılmıştır!" yazıyordu. Corfu'yu okuyunca elimden telefonu attım ve çorba boğazıma takıldı. Öksürüp hayatımı kurtarmaya çalışırken aklımdan geçenler aynen şöyle: Biri bana çok kötü bir şaka yapıyor olmalı, evren ciddi ciddi benimle dalga geçiyor! Kesinlikle o mesaj orda yok ve halüsinayon görüyorum, psikolojim bozuldu. Depresyona girmiş olmalıyım. Doktora gitmeliyim. 
Öksürüğüm geçti ve çorbamı bitirdim. Bu sürede telefonumun olduğu yöne hiç bakamadım korkudan, delirmiş olma korkusu diye bir şey var mı bilmem ama ben korkuyordum. Lili yemeğini yedi ve okula gitti. Sofrayı topladım ve telefonu elime alma cesaretim geri geldi. Gerçekten böyle bir mesaj varsa detayları okumalıydım değil mi? Belki de Booking bir hata yapmıştır, başkasının rezervasyonunu benim adresime göndermiştir. "Booking: Corfu adası rezervasyonunuz yapılmıştır! Tarihler: 17 - 18 Temmuz 2015  Rezervasyon: (eşimin ismi)" Yok artık! Telefonu yeniden attım ve balkona çıktım. Başım dönüyor, nefesim çok hızlı, biri kötü şakasına eşimin ismini de karıştırmış. Kim bana bu kadar kötü bi şaka yapmak isteyebilir ki? Delirmek ve ölmek arasında bir yerdeyim. Hiç kimseye oraya gitme hayalimden bahsetmedim ben, kim bu benimle dalga geçen. Bundan eşime kesinlikle bahsetmemeliyim. Telefonun uzağından dolanıp mutfağa gittim ve büyük bir bardak su içtim. Bu iş bir son bulmalı artık dedim. Bu tuzağı bana kurana haddini bildiricem. Telefonu gidip cesurca elime aldım. Hepsini her detayı okudum. Gerçeği anladığımda suratımda bulaşıkları yeni sıyırmış bir sünger ifadesi vardı. Mutluluktan ağlasam mı, gülsem mi, sevinsem mi, gidemeyeceğime bu kadar çok inandığım için kendime üzülüp acısam mı... Ellerim titredi ve oturup sadece şükretmeye başladım. Göz yaşlarım tam süzülecekti ki elime telefonu alıp eşime mesaj attım: "Corfu Belediye Başkanı ziyaretimizden onur duyacağını bildirdi!" Eşim sadece gülücük attı önce, sonra "sürprizimi beğendin mi" diye sordu. "Beğenmek mi? Bravo, aklımı yitiriyordum burada iki saattir çektiklerimi bilsen!"

(Kavala sahil)
 Gideceğimize bir hafta kala Corfu rotamızı çıkarıp haritaları kaydettim. Para meselesi ve arabayı kullanmak eşime ait, ben valizleri hazırlarım. Gezeceğimiz yerleri belirlerim, denize gireceğimiz plajları saptarım. Hepsinin haritası hazır hatta yemek yiyeceğimiz restoranlar bile belirli. Hepsini iyice araştırıp hem konum, hem hizmet hem de lezzet olarak en güzellerini belirlerim. Bol bol araştırma ve okuma gerektirir bu kısım. Hatta bineceğimiz feribotun kalkış saati ve ücretleri, hepsi hazır. Turlarla gezmek bize göre değil genelde, ailece kafamıza göre takılmayı seviyoruz. Birilerine bağlı olmak bizi kasıyor. Biz bir anda plan değiştirebilme lüksümüzü seviyoruz. Yani tüm bu araştırmaları bir anda silip başka bir rota tutturacak kadar özgür olma hissi.
Son dakika eşim bir gün önce izin aldı ve bir gün Selanik'te konaklamaya karar verdi. Yol yaklaşık 900km olduğundan tatile yorgun başlamak istemedi. Böylelikle daha huzurlu bir şekilde yola çıkmış olduk.

(Kavala Liman)
İlk önce Kavala'ya uğradık ve biraz sahilde yürüdük, bir dondurma molası diyelim. Kavala'da dondurma keyfinizin bedeli bir top dondurmaya 1€ olur ancak şaşırıp bizim gibi 2 top istemeyin, bir top dondurma bir kase ebadında. Bitiremedik.

(Kavala şehir merkezi)
Plana göre otobandan yol alıp Corfu feribotlarının olduğu liman şehri Igoumenitsa'ya gideceğiz. Gitmeyi siz de isterseniz bence aklınızdan uçağı çıkarın aktarmalı uçuşların dışında uçuş biz bulamadık ve Corfu bize neredeyse 15 saate mal olacak gibi duruyordu uçakla. Bu yüzden otobandan devam. Igoumenitsa'ya kadar 7 kez gişelere uğradık ve bir gişe hariç hepsinde 2,40 € ödedik. Toplamda otoban bize 15,60 € 'ya mal oldu. 


Kavala'da bir kaç fotoğraf çekip Selanik yolunu tutturduk. Palmiye ağaçları bizi yeterince tatile hazırlamıştı zaten. Bir de yukarıdaki pelikan karnındaki telefonu görünce Lili ile pek bi eğlendik başında.


Selanik'teki hotelimizi bulunca eşyaları hotele atıp hemen kenti keşfe çıktık. Geçen sene sadece Atatürk'ün doğduğu evi ziyaret edebilmiştik. Bu defa şehri görme şansı bizi çok heyecanlandırdı. Hotelin arka sokağında bol miktarda Çin malı kıyafetlerin toptancıları vardı. Çin'li dükkan sahipleri tek parça satmadıklarını açıkladılar. 
Sonra sahile ulaşmadan bir bisiklet kiralama parkı bulunca Lili de ben de biraz fesatlandık. Dediğim gibi böyle şeylerin Türkiye'de olmamasını deli gibi kıskanıyorum. 

(Selanik)
Selanik sahildeki büyük parka gelince yerdeki kuşlar, çok hoşumuza gitti ve bol bol fotoğraf çektik. Meydanın büyüklüğü ve ferahlığı ve hatta binaların eski oluşu ama yeni gibi pırıl pırıl bakımlı olmasına hayran kaldım. Sahil boyu kesinlikle sadece bisiklet ve yayalara ayrılmış. Yolun karşısında ise boylu boyunca kafeler, barlar, publar ve tavernalar bulunuyordu. En otantik görünen tavernada oturup yemek yedik ve aynı yolu geri yürüdük. Bu defa yorgun argın ve hayranlıktan başı dönmüş olarak.

Diğer gün kafalar zinde bir şekilde kahvaltımızı edip yola çıktık. Yoldaki "Ayı çıkabilir" tabelasını görünce hepimizi bir gülme aldı. Biraz sonra bir tane daha görünce fotoğraflamaya karar verdik. Ne bileyim yurdumuzda da trafikte ayı gibi davrananlar için asabiliriz mesela;)


Sonunda arabadan çektiğim bu fotoğrafta ilk defa Corfu adasının karaltısını gördüm. O denizdeki minik adacığın ardında olan odur emindim. Igoumenitsa limanına doğru hızla yol aldık. İşte burada Corfu feribotlarının fiyat listeleri ve kalkış saatlerini bulabilirsiniz. Saatler kesinlikle doğru idi kontrol ettim. Biz Corfu feribotu yerine varış süresi 55dk olan Lefkimmi feriboruna bindik çünkü Corfu merkezine gidiş yolunda görmek istediğim bir saray vardı. Öte yandan hem varış süresi daha kısa olacak hem de ücretler çok daha makul olacaktı.
Limana girince Lİman Polisi bizi durdurdu ve beklememizi söyledi. Biraz bekleyince Lefkimmi feribotunu bekleyen araçların sırasına park ettik ve biletlerimizi almaya gittik. Kalkış yarım saat sonra olacaktı. Malesef limanda bekleyecek doğru dürüst bir kafe ya da gölge bile yoktu.
Biraz sonra Kerkyra (Corfu) feribotu yanaştı ve beklemeye başladı. Lefkimmi feribotu ile yol almaya çıktığımızda Kerkyra Lines'ın fotoğraflarını çektim. Araç için feribota 26,40 € , kişi başı 6,5 € ödedik. Çocuklar için yarı ücret alıyorlar. Tabi seneye motorla gelmeyi planladığımız için bütün ücretlerin bir de motor için olanına gözümüz kaydı. Motor için fiyat elbette daha ucuz.


Bir sonraki yazıda Corfu adası ve güzelliklerinden bahsedeceğim. Bütün güzellikleri tek posta sığdıramayacağımdan size Corfu'yu bir kaç yazı ile paylaşmaya karar verdim. Ha bir de Corfu'da giymek üzere dikilenler de araya yazı olarak sıkışacak haberiniz olsun. Şimdilik hayalsiz kalmayın diyorum ve benim gibi yapmayın. İnanın olacaklarına yoksa bir şeyler sizi zorla inandıracak;)

2 yorum :

Deniz dedi ki...

Ne harika! Gitmeyi bu kadar istediğin bir yere gitmek, hayallerin gerçek olması, çok güzel olmalı. Devamını da merakla bekliyorum.

gooogoook dedi ki...

Bin insan bir bloğa geldiğinde her seferinde de mi aynı keyfi alır, her seferinde mi yüzünde gülücükler olur. 2008 den beri her okuduğu satırı mı mest olmuş bir şekilde okur ve adeta bambaşka dünyalara dalar. Senin bloğun beni mest ediyor ve her zaman da öyle oldu. Bloğunu iyi ki açmışsın. İyi ki ve iyi ki seni tanımışım ve iyi ki senin verdiğin cesaretle ben de bir blog açtım. Güzel insanlar her daim güzelliklere imza atarlar ve yarattıkları enerji yeni güzelliklerin de can bulmasına vesile olur, öyle birisin benim için. Daha nice güzel müciziler yaşa değerli arkadaşım benim. Seni tanımaktan ve yeni mucizeleri seninle okumaktan çok mutluyum:)!